31 Aralık 2007 Pazartesi

PAKİSTAN IRAKLAŞACAK MI?
ALİ BULUNMAZ

Benazir Butto öldürüldü ve herkes, Pakistan’da bundan sonra neler olacağını sorup tartışıyor. Pakistan’ın nasıl bir yola gireceği belirsiz. Ancak, Butto’nun öldürülmesi neye yorulmalı, asıl dikkatle irdelenmesi gereken konu bu.

Müşerref rejimi
1970’lerin sonunda ABD’nin, SSCB’yi çevreleme adına başlattığı “yeşil kuşak” projesinin en önemli ayaklarından birini Pakistan oluşturuyordu. Ziya-ül Hak’ın 1979 darbesiyle iktidarı ele alması ve Zülfikar Butto’yu idam etmesi, ABD için “yeşil kuşak” harekatında büyük bir kalenin kazanılmış olduğunu muştuluyordu.

1990’lara kadar Afganistan-Pakistan ekseninde, bugün ABD’nin düşmanı olan El Kaide ve Taliban, CIA ve Pakistan gizli servisi tarafından eğitilip palazlandırıldı. Aynı zamanda Pakistan ordusu ve gizli servisi de, ABD’nin büyük desteğini alıp iktidarını güçlendirdi.

1979 darbesinden tan 20 yıl sonra Pervez Müşerref, Navaz Şerif hükümetini devirdi. 11 Eylül’ün ardından Müşerref’in, “terörle mücadelesinde” ABD’ye destek vereceğini açıklaması, Pakistan’ın “şer eksenine” dahil edilmesini engelledi.

Müşerref bu tarihten itibaren fırsatçığını konuşturup, Afganistan’ın ABD tarafından işgali ile Pakistan sınırlarından içeri sızan Taliban ve El Kaide’ye karşı görece bir mücadeleye girişti. İslam dünyasındaki en önemli nükleer silah üreticilerinden olan Pakistan, böylelikle ABD’nin hışmından kendisini korumuş oldu!

Ancak ağırlıklı olarak ordu ve istihbarat servisleri tarafından desteklenen Müşerref’e karşı, ülke içinden önemli eleştiriler de yükseldi. Bunların başta gelenleri şöyleydi:

- ABD’nin “terörle mücadele” adı altındaki petrol savaşına destek vermesi.
- Pakistan-Afganistan sınırındaki Peştunların çoğunluğunu “Taliban üyesi olduğu” iddiasıyla öldürmesi.
- Bağımsız yargıya meydan okuması ve ülkede baskı kurması.
- Kendisine rakip olabilecek kişileri alaşağı etmek üzere, siyasi cinayetler işleyen Birleşik Kavim Hareketi’ne arka çıkması.
- Emrindeki orduyla, halkın yaşama şartlarını zorlaştırması.

Müşerref’e yönelik bu eleştirilerin, vardığı tek bir nokta var: Onun, Pakistan’da demokrasinin kök salmasını sekteye uğratmış olması.

Butto’nun önemi
Yüksek Mahkemenin 2001 seçimlerine hile karıştırıldığı iddialarını sonuca bağlayacağı gün Müşerref, "aşırı dincileri” gerekçe gösterip olağanüstü hal ilan etmişti. İşte bu sırada, “güvenlik” nedeniyle ev hapsine alınan Benazir Butto, Washington Post’ta yayımladığı makalede, Müşerref için şunları söylemişti: “O, demokrasi yanlılarını nasıl bastıracağını biliyor. Fakat Usame bin Ladin’i tutuklama veya aşırılık yanlılarını önleme konusunda isteksiz ya da başarısız.”

Pakistan’a dönüşünde önemli rol oynayan ABD ve İngiltere için Butto’nun değeri de buradaydı: Ondan beklenen, Pakistan’ı El Kaide ve Taliban’ın etkisinden kurtarmasıydı. Zaten Butto da, geliştirdiği laik söylemle, El Kaide ile diğer köktendincilere karşı politikalar ortaya koyacağını ifade etmişti.

Pakistan nereye koşuyor?
Ülkeye dönünce büyük sevgi gösterileriyle karşılanan Butto’nun, Karaçi’de halkla buluşması sırasında patlayan bombalar, bir güvenlik sorununun bulunduğunun kanıtıydı. Butto’nun eşi Asif Ali Zardari, bu saldırının sorunlusunun Pakistan istihbaratı olduğunu ifade etmişti. Aynı günlerde Müşerref hükümeti güvenliği için Butto’yu halkla buluşmaması konusunda uyarmıştı.

Aslında bunlar bile bir suikastın habercisiydi. Butto’nun, 1979’da babasının idam edildiği Ravalpindi’de öldürülmesi de, trajik bir sonu imler gibiydi. Daha önceki iktidarlarında yolsuzluklarla anılan Butto’nun Pakistan için bu dönemdeki önemi, laiklik yanlısı ve aşırı dinciliğe karşı söylemleriydi.

Suikastın ardından gözlerin çevrildiği El Kaide’nin, saldırıyı üstlenmemesi ve bununla ilgisinin olmadığını belirtmesi ile Butto’nun, öldürülmesi halinde açıklanmak üzere sözcüsüne “sorumlunun Müşerref olduğuna” dair bir not bırakması, hem Müşerref’i hem de ABD’yi zor duruma soktu.

Şimdi en çok konuşulan olasılıklardan biri, bu suikastla eli güçlenen köktendinci hareketin, karmaşadan yararlanıp ülkedeki nükleer silahları zapt edebileceği ve ABD’nin de, bu yüzden Pakistan’a müdahalede bulunabileceği.

Ülkede dengeler de gelecekte neler yaşanabileceği de bir belirsizlik içinde. Bir yanda Müşerref ve ordu-istihbarat, diğer yanda suikastın ardından ne yapacağı bilinmeyen Pakistan Halk Partisi ile Butto’nun 8 Ocak’ta yapılması tasarlanan seçimlere girmeye ikna ettiği Navaz Şerif. Bunların dışında, Butto suikastından güçlenerek çıkan köktendinci teröristler.

Pakistan’da tam bir kargaşa ortamı hakim. Kimin üstünlük kuracağı da bilinmez. Ama esas soru şu: Pakistan Iraklaşacak mı?

Bunun yanıtı da, şimdi ortaya atılan tahmin ve komplo teorilerinden sıyrılarak, yaşanıp verilecek.

Hiç yorum yok: