24 Aralık 2007 Pazartesi

“TERÖRLE MÜCADELE” VE SINIRSIZ DENETİM
ALİ BULUNMAZ

“Terörle küresel mücadele” denildiğinde akan sular duruyor, her şey bir anda değişiyor. Bu, bir anlamda etkin ve sınırsız denetim imkân ve organizasyonlarının ortaya çıkması için “yasal” zemin hazırlıyor.

Bilginin küreselleştiğinden bahsedilen bugünlerde, sözü geçen olaya aracılık eden internet de, yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. İnternet, hem bilginin (öte yandan da kişi ve kurumların) denetimini sağlayan hem de bunu bir ölçüde olanaksız kılan kaotik bir ortama dönüştü.

Bir yandan tek merkezden veya izleme adına kurulan üslerden her an takip edilen diğer yandan da gittikçe büyüyüp sınırsızlaşan bir sanal dünya var karşımızda. Bilgi ile bilgi olmayanın birbirine karıştığı ve özel hayatın da izlenebildiği bir alandan bahsediyoruz.

Tam da bu noktada Almanya’da koalisyon ortaklarının (Hıristiyan Birlik partileri ile Sosyal Demokratların) aldığı bir karar tartışma yaratacak türden. Buna göre, “terörle mücadele” kapsamında kişisel bilgisayarların denetlenmesi gündemde. Şimdiye kadar buna karşı çıkan Sosyal Demokratlar, Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile yeni düzenlemelere onay vereceklerini açıkladı.

Sosyal Demokrat Sebastian Edathy, BZ am Sontag’a verdiği demeçte “bilgisayarların denetlenmesinin yalnızca uluslararası terörizm ve insan kaçakçılığı gibi suçları kapsadığını; bunun yanında, denetim gerçekleştirilirken insanların özel alanlarının da korunması gerektiğini” ifade etti.

Sosyal Demokratlar, daha önce sözü geçen denetimi sağlayan casus programın uygulanışına, özel hayata müdahale olduğu gerekçesiyle karşı çıkıyordu. Şimdilerde ise, “terörle mücadele” adına casus programın elektronik ileti yoluyla göndereceği adresin, kişinin bilgisayarına yerleştirilerek, kullanılan internet bağlantısının kontrol altına alınmasını savunan Birlik Partililerle aynı tarafta yer alıyorlar.

Almanya’da, telekomünikasyon şirketlerine telefon, elektronik posta ve faks kayıtlarını 6 ay süreyle saklama zorunluluğu getirilmiş durumda. Federal Anayasa Mahkemesi’nin de, söz konusu casus programın uygulanışı ile ilgili esasları kısa süre sonra belirlemesi bekleniyor.

Ancak o bilindik sorular / sorunlar, Almanya özelinde, yine insanların karşısında duruyor: Casus programın uygulanış esasları belirlense bile bu, “terörle mücadele” gibi “yasal” bir zeminle sınırlı kalacak mı? Daha doğru deyişle, programın işletilişinin sınırları ne olacak? Özel alan konusunda tam bir duyarlılık gösterilecek mi? Sözü geçen denetim, “terörle mücadele” bağlamında başka bir biçime bürünerek, sınırsız bir izlemeye dönüşecek mi?

Şüphelenilen kimselerin cep telefonu kayıtları ile internet yazışmalarının sıkı biçimde izlenmesini; hatta bu kişilerin internete erişiminin engellenmesinin ciddi şekilde tartışıldığı Almanya’da (ve böylesine bir denetimin uygulanmasının düşünüldüğü her yerde), bu sorulara doyurucu yanıtlar verilmesi elzem görünüyor.

Aynı zamanda, uygulamanın “özel alanın korunması gerekliliği” temennisiyle birebir uyuşması da zorunlu.

Bu arada “terörle mücadelenin”, kişinin her anlamda çok sıkı takip edilmesi için olanaklar yarattığı gerçeği de, tüm “iyi niyet” gösterilerine karşın, tam bir sorunsal olarak günden güne belirginleşiyor…

Hiç yorum yok: