25 Kasım 2007 Pazar

YENİ YÜZYILIN TOPLAMA KAMPLARI
ALİ BULUNMAZ

Von Hayek’in “bir gücü sınırlayamazsak, o gücün kötüye kullanımını da önleyemeyiz” sözü, 21. yüzyılda varlığını küçük biçim değişiklikleriyle sürdüren toplama kamplarının kuruluş gerekçesini de anlatıyor sanki.

Uluslararası Af Örgütü Amnesty International, Afganistan’daki Uluslararası Destek Gücü’nün (ISAF), yerel yetkililere teslim ettiği esir ve tutuklulara uygulanan işkencelerden ötürü, eleştiri dozu yüksek bir açıklama yaptı. ISAF tarafından yakalanan ve terör suçlusu olduğu iddiasıyla, Afgan gizli servisine teslim edilen kişilerin işkence gördüğü ve kötü muameleyle yüz yüze kaldığı, yine aynı kuruluş tarafından rapor edildi. Üstelik rapora konu olan bilgiler, ISAF’ta görevli yüksek rütbeli Alman komutanı tarafından da doğrulandı.

General Egon Ramms, Afgan gizli servisinin teslim aldığı kişilere yönelik işkence ve kötü muamelenin, iddia olmanın ötesine geçtiğini; buna Kanada birliğinin tanık olduğunu açıkladı. NATO Sözcüsü James Appathurai ise, “ellerinde bu konuyla ilgili bilgi olmadığını” açıklamıştı. Ancak Kabil hükümetinin, ABD’nin desteği ve teşviki ile tutuklulara uyguladığı işkencelerin tanıklarından biri olan General Ramms, söz konusu edimler noktasında “Kabil yönetiminin uyarılması ve hatta yaptırımlarla karşı karşıya kalması gerektiğini” belirtti.

***

Afganistan’da yaşanan bu gelişmeler akla, daha önce sık sık kamuoyunun dikkatlerine sunulan diğer toplama kampları ile tutuklulara sistematik işkence uygulanan merkezleri getiriyor. Örneğin 11 Eylül’den sonra işkenceler ve CIA’nın esir uçuşlarının son durağı oluşuyla ünlenen Küba’daki Guantanamo üssü ve Irak’taki Ebu Gureyb hapishanesi bunlardan yalnızca ikisi. Bu merkezler, aynı zamanda uygulamalar açısından da benzerlikler taşıyor. Buralardaki bazı işkenceler ise tekme ve sopalarla dayak, kelepçelerle ve gözleri bağlı olarak saatlerce ayakta tutma, esir ve tutukluların üstüne köpek salma, mahkûmların önünde fahişeleri soyma, tutukluları sürekli yanan ışık altında bekletme ve çok yüksek sesle müzik dinletme biçiminde sıralanabilir.

***

Afganistan’da ABD desteğiyle Afgan gizli servisinin kurduğu kamp ile Guantanamo ve Ebu Gureyb’deki, uluslararası sözleşme ve evrensel insan hakları kurallarını çiğneyen merkezler, tek bir şeyi imliyor: Sınırsız gücün, insan benliğini örseleyen ve yok eden; onu, hakları ve onurundan sıyıran toplama kamplarının düşünsel arkaplanını.

Bugün, sözü geçen merkezler yeni yüzyılın utanç mekanları olarak insanlığın önünde bir duvar gibi yükseliyor. Bir anlamda buralar, insanın onur ile değerini silikleştiren ve sınırlanamayan gücün her an istediğini özgürce yapabildiği alanlar şeklinde geleceğe taşınıyor.

Ama bu belirlemeler, tanıklık ve gösterilen tepkiler, adı geçen toplama kamplarına gizli servis uçaklarının “esir” ve “suçlu” taşınmasına; onların işkenceden geçirilip insan onuru kavramından bi haber hale getirilmesi ve haklarının çiğnenişine engel olmaya yetmiyor.

Bir başka deyişle, gerçek savaş suçluları ve toplama kamplarının gerçek sorumluları, dünyanın gözleri önünde yargılanmadıkça, tüm bunlara engel olunamayacağı ya da adaletin yerini bulmayacağının da bilinmesi gerekiyor.

Ancak bu da –şimdilik- bir 21. yüzyıl ütopyası olarak karşımızda duruyor…

Hiç yorum yok: