9 Kasım 2007 Cuma

PAKİSTAN VE ABD
ALİ BULUNMAZ

Pakistan, Devlet ve Genelkurmay Başkanı Pervez Müşerref’in yönetime el koyup, demokrasiyi askıya alışı nedeniyle sarsılıyor. Müşerref, olağanüstü halin “radikal dincilerin faaliyetlerini arttırması ve yargıçların yönetime engeller çıkarması”na ilişkin olarak ilan edildiğini duyursa da, buz dağının altında önemli ayrıntılar yatıyor.

Pakistan Anayasa Mahkemesi’nin 2001 seçimlerine yönelik hile iddialarıyla ilgili kararını açıklaması öncesinde Müşerref’in ilan ettiği olağanüstü hal, bu yüzden farklı bir anlam kazanıyor. Keza, ilk olarak Anayasa Mahkemesi’nin askerlerce kuşatılması ve Mahkeme’ye Müşerref’e yakın bir isim atanması, gerçek hedefin ne / neresi olduğunu gösteriyor.

2001 seçimleri sonrasında gündeme gelen hile iddiaları, Anayasa Mahkemesi’nin inceleme başlatmasına neden olmuş; 5 Kasım’da açıklanması beklenen karar arifesi Müşerref, ülkeye dönen Benazir Butto’ya yönelik suikast girişimini de maske gibi kullanarak, olağanüstü hal ilan etmişti.

Ancak Müşerref, bu eyleminin ardından ekranlara çıkıp “yargıçlar, karışılmaması gereken işlere burnunu sokuyordu; böylece hem hükümeti kilitliyor hem de terörle mücadeleye zarar veriyordu” açıklamasını yapıp, muhalifler ile yargıç ve avukatları hapse atınca, iktidar mücadelesine ilişkin amaç ortaya çıktı. Olağanüstü hali protesto gösterisi öncesi, Butto’nun ev hapsine alınması da, Müşerref’in iktidar mücadelesini destekler nitelikte.

Bununla birlikte medyaya da kendisi ile ilgili muhalif yayın yapılmasını yasaklayan Müşerref’e, gerek ülke içinden gerekse dışından tepkiler gelmeye başladı. Örneğin Pakistan asıllı yazar Tarık Ali, Müşerref’in ilan ettiği olağanüstü hali “aynı sonucu almak için dozu sürekli arttırılan bir antibiyotiğe” benzetiyor. Ali, Müşerref’in iktidarını “ordu ile sınırlı” görürken, “darbe içinde darbe yaptığını” da ekliyor.

ABD ile İngiltere ise Müşerref’e, “demokrasiye dönüş ve seçimlerin tasarlanan tarihte yapılması” konusunda uyarılarda bulundu. Bunun üzerine Müşerref, “yasama, yargı ve yürütme dengesinin sağlanmasıyla, Genelkurmay Başkanlığı görevini bırakacağını” duyurdu.

Tüm bunlar olurken ABD Başkanı Bush’un, “Pakistan’la terörle mücadelede bir arada çalışmaya devam etmek istiyoruz” açıklaması, Müşerref olsun ya da olmasın, ABD’nin bu ülkeye duyduğu “ihtiyacı” ortaya koydu. ABD’nin Afganistan’daki varlığı ve El Kaide’ye karşı yürüttüğü “mücadele”, Çin’i denetleme isteği ve İran’a yönelik harekât için Pakistan’a gereksinim duyduğu bir gerçek. Bundan dolayı, ABD’nin Pakistan’a (göstermelik olanlar hariç), kapsamlı yaptırımlar uygulaması pek olası değil.

Bu anlamda ABD, Pakistan’daki gelişmeleri dikkatle izlerken; kendisinin bölgedeki çıkarlarını etkileyecek bir gelişmeye, özellikle bu sıcak ortamda, nereye ve ne kadar izin vereceğini ise zaman gösterecek.

Hiç yorum yok: