23 Kasım 2007 Cuma

BASRA’DA KADIN OLMAK
ALİ BULUNMAZ

ABD’nin medya devlerinden Ruphert Murdoch, Avustralya’nın Irak’tan asker çekme tasarısı karşısında “Afganistan ve Irak’ta savaşı neredeyse kazandık; Avustralya’nın her iki ülkede bulunan az sayıdaki askerini geri çektiğini görmekten nefret ederim” biçiminde bir açıklama yaptı.

Murdoch, 200 gazeteye ve 35 televizyon kanalına sahip. Bu güçle, ABD’nin Afganistan ve Irak işgallerine arka çıkarken, yenileri için de alabildiğine çalışıyor.

Murdoch, “Irak ABD için bataklık mı?” sorusunu yanıtlamak yerine, bu bataklığın daha da genişletilmesi gerektiğini savunuyor.

“Özgürleştirme” ve “demokratikleştirme” amacıyla girilen Irak’ta, bugün insan hakları ihlalleri en uç noktalara ulaşmış durumda. Bunun önemli örneklerinden biri, Basra’da günden güne güçlenen dinci-şeriatçı akımların, kadınlara uyguladığı şiddet.

Basra’da makyaj yapan ve başı açık gezen kadınlara yönelik şiddet, giderek cinayetlere dönüşüyor. Sokaklarda “örtünün ya da cezalandırılın” türünden tehdit yazıları bulunuyor. Kadınlara yönelik bu baskı ve tehditler, başta Basra olmak üzere Irak’ta, köktendinciliğin yükselişe geçtiğini gösteriyor.

Dolayısıyla bundan yine en çok kadınlar zararlı çıkıyor. Kendilerine yönelik ayrımcılık ve şiddet, her geçen gün artıyor. Bir anlamda, Basra’da kadın olmak gittikçe güçleşiyor.

Afganistan’da Taliban, Irak’ta El Kaide ve yandaş grupları ile bunlardan başka, yine dinci Şii militanlar ağırlığını hissettiriyor. Kadınlar da bu baskı altında eziliyor; şiddete uğruyor ve öldürülüyor. Murdoch, bu konu hakkında ne düşünüyor?

ABD’nin marifetlerinden doğan bu gerçekleri Murdoch, acaba gazete ve televizyonlarında, neden-sonuç ilişkisini dikkate alarak yayımlayabiliyor mu?

Hiç yorum yok: