14 Ocak 2008 Pazartesi

BÜYÜK YALANLAR
ALİ BULUNMAZ

Barış, özgürlük ve demokrasi herkesin dilinde. Hatta kağıt üstünde son derece afili duran sözcükler olmalarına rağmen, uygulamaya gelindiğinde herkesin kendi “barış”ı, “özgürlüğü” ve “demokrasisi” var.

Hak, hukuk ve onurun ayaklar altına alındığı bir çağda yaşıyoruz. Bunun en önemli kanıtı, büyük / yaygın olmasa da, yerel; bir bakıma bölgesel hale getirilmiş savaş ve çatışmalar. En azından dünyaya öyle sunuluyor.

Ancak hiçbir şey göründüğü gibi değil. Örneğin Ortadoğu’yu ateşe atan İsrail-Filistin sorunu ve gerilimi, çözüm kabul etmiyor. Üstüne üstlük, Arap dünyasının birçok yerindeki çatışmalara kaynak oluşturuyor. 2003’ten bu yana devam eden Irak işgali, Ortadoğu’daki yangına benzin döküyor. Bununla da kalmayıp, yeni aktörlerle taze çatışmalara kapı aralıyor.

Çok uzun zamandır kendi geleceğini belirleme hakkı elinden alınmış halklardan kurulu, birey olmasına izin verilmeyen ve “yurttaşlık bilinci”, ülkelerin içindeki geçirimsiz bölmelerle (:aşiret, mezhep…) sınırlandırılmış Ortadoğu’da Bush başkan “barıştan “, “eşitlikten” ve “çözümden” söz ediyor.

Emekliye ayrılan ortağı Blair, Irak’ın petrollerini hortumlayan ve bölgenin “yeniden inşası” için “çalışan” JPMorgan’ın milyar dolarlık danışmanlığını, “hizmet aşkıyla” kabul ediyor.

Yeni sömürgeciliğin uygulayıcıları, ağızlarına doladıkları “özgürlük” ve “demokrasi”den tam da bunu anlıyor: Petro-dolarlarla iktidarını sağlam kılan, beri yandan efendilerine biat eden; sultan, emir, kral unvanlı para babalarına kol kanat germek. Eğer bunların içinden, ezkaza efendiye karşı çıkan olursa, onu tahtından indirip yerine daha “demokrat” ve “barışçılını” getirmek. Bu arada Ortadoğu denen, yerinin altı da üstü de zengin coğrafyayı, böl-yönet ve kullan-at siyasetiyle çekip çevirmek. BOP, GOP gibi adlar koyulan tasarılarla gözdağı verip, “ya bizimlesiniz ya da düşmanımızsınız” iletisini gerekli yerlere göndermek.

Sonra “terörle savaş” bahanesi ve bölgedeki müttefiklerin yardımıyla, insanlık dışı her türlü yöntemle, hukuk tanımazlığın sınırlarını zorlamak.

İşte bugünlerde Ortadoğu turuna çıkan, “İsrail-Filistin barışından”, “Irak işgalinin bölgeye umut verdiğinden” ve “özgürlük” ile “demokrasiden” bahseden Bush’un (ve aslında koltuğa kim oturursa otursun ABD’nin), adı geçen kavramlardan anladığı bu.

ABD barış isteğinde; özgürlük ve demokrasi söyleminde samimi mi? Eyalet eyalet gezip, seçim kampanyası için bağış toplayarak adeta ortaoyunu oynayan ABD’nin başkan adayları samimi mi?

İstedikleri, Pax Americana’dan başka bir şey olabilir mi?

Öyle uzun, renkli ve dolgun analizlere gerek yok. Oyun böyle oynanıyor Ortadoğu’da.

Hiç yorum yok: