5 Mayıs 2008 Pazartesi

BM BARIŞ GÜCÜ’NÜN “BARIŞA” KATKILARI…
ALİ BULUNMAZ

BM Barış Gücü askerleri, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki skandalla bir kez daha gündeme geldi. Aslında skandalın kökü 2001 yılına dayanıyor. O tarihten bu yana Kongo’da bulunan BM Barış Gücü askerleri cinsel suçlar, altın ve fildişi kaçakçılığı gibi suçlarla anılıyor.

Ancak bundan önce Barış Gücü’nün, “barış” konusundaki kimi skandallarına değinme zorunluluğu olanca ağırlığıyla karşımızda duruyor.

Ruanda
Barış Gücü ile ilgili tartışmalar Kongo’yla sınırlı değil. 1994’te Ruanda’da yaşanan kabile savaşlarını önlemek için, o dönemki BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın hazırladığı plan hayata geçirilmeye çalışılıyordu.

Buna göre ülkede seçim yapılmasına olanak tanıyacak ortam yaratılacak ve demokratik yollarla bir iktidar kurulacaktı. Bu zamana kadar da, BM Barış Gücü askerleri ülkede kalacak ve seçimlerin ardından Ruanda’dan ayrılacaktı.

Ancak Ruanda’nın en büyük iki kabilesi olan Hutu ve Tutsiler’in liderleri, barış görüşmesi için gittikleri Tanzanya dönüşünde, içinde bulundukları uçağın BM’nin “güvenli bölge” ilan ettiği bir yerden ateşlenen füzelerle düşürülmesi sonucu öldü.

Bu olayın ardından Ruanda’da başlayan iç savaşta 1 milyona yakın kişi öldü. Barış Gücü’nün askerleri, hem “güvenli bölgeden” ateşlenen füzeler hem de iç savaş başladığında, ülkedeki sayılarının azaltılmasıyla tartışma yarattı. Kalan kuvvetler hakkında da, Hutu ve Tutsiler’e silah sağlamak, tecavüz ve yasa dışı güçlere gizli eğitim vermek gibi suçlar bağlamında güçlü iddialar ortaya atıldı ve bunlardan bazıları da kanıtlandı.

Srebrenica
Barış Gücü ile ilgili bir diğer ayyuka çıkmış skandal, Bosna Savaşı’nda, Srebrenica’da yaşandı. Savaşın en hareketli günlerinde “güvenli bölge” ilan edilen ve Hollandalı Barış Gücü askerlerince korunan Srebrenica’ya, evsiz kalan ve yakınlarını kaybeden Boşnaklar yerleştirildi.

Fakat Hollandalı birlikler, bölgeye gelen ve katliam yapan Sırplara engel olmadı; üstüne üstlük kimi zaman onlara göz yumarak kimi zaman da işbirliği içine girerek cinayet, tecavüz ve soykırıma ortak oldu.

Söz konusu Hollandalı askerler yargılanmak bir yana, 2006 yılında Hollanda hükümeti tarafından şeref madalyası ile ödüllendirildi. Bir anlamda Srebrenica’daki skandal, bir başka skandalla bütünlendi.

Kongo…
2001’den bu yana Barış Gücü askerlerinin Kongo’daki faaliyetleri sırasında imza attığı skandallar, yine BM üzerinde kara bulutların dolaşmasına neden oluyor.

İlkin 2003’te Kongo'da görev yapan Barış Gücü askerlerinin, mültecilere cinsel tacizde bulunduğu yönündeki iddialar ortaya atılmış ve bunların kanıtları gün ışığına çıkarılmış, dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan da, bunun üzerine açıklama yapmak zorunda kalmıştı. Böylece 2001’de reddedilen iddialar da ilk ağızdan doğrulanmıştı.

Ekim 2004’te Uluslararası Af Örgütü’nün yayımladığı rapor, Kongo’da hem savaşan grupların hem de Barış Gücü askerlerinin toplam 40 bin kadına tecavüz ettiğini ortaya koydu.

Silah, altın ve fildişi…
Barış Gücü’nün Kongo’da karıştığı skandallar bununla da bitmiyor. BBC’nin dünyaya duyurduğu bir başka gerçek, BM askerlerinin isyancılara silah sattığına ilişkin.

Pakistan ve Hindistan’ın Barış Gücü komutasındaki askerlerinin, altın ve fildişi karşılığında isyancılara silah sağladığı belirlendi. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün BM’den sorumlu bölüm başkanı Steve Crawshaw “BM’nin siyaset yaptığı” görüşünde.

NTVMSNBC’ye konuşan Crawshaw, “isyancılara altın karşılığında silah satıldığının belgelendiğini, buna ilişkin fotoğraf ve belgelerin ellerinde olduğunu; bir diğer raporda, ülkedeki altın kaçakçılığını gün yüzüne çıkaran yazışmaların yer aldığını” belirtiyor.

Crawshaw, “7 milyon dolarlık altın kaçırıldığına” değinirken “BM’nin, olayı Pakistanlı bir kişinin üzerine atarak küçük göstermeye çalıştığını” da ekliyor. Crawshaw’ın dikkat çektiği bir konu da “bu silah satışının daha çok insanın ölümüne yol açacağı.” BM’nin, sözü geçen altın kaçakçılığı ve silah satışını kendi raporlarına yazmadığını da ısrarla vurguluyor Crawshaw.

Crawshaw’a göre bunun nedeni ise gayet açık: “BM, kendisine en çok asker veren Pakistan’ı kaybetmek istemiyor.”

BM’ye parasal yönden de destek sağlayan Pakistan, olayların açığa çıkarılması nedeniyle “askerimizi geri çekeriz” tehdidi yöneltiyor. Maddi ve askeri desteğin kesilmesi ise BM’nin işine gelmiyor.

Buradan bakıldığında Kongo’da görev yapan BM Barış Gücü askerleri, BM’nin güvenilirliğinin bir kez daha sorgulanmasına neden oluyor.

Bir anlamda geçmişte yaşanan trajik örneklere benzer biçimde, Barış Gücü’nün Kongo’da “barışa” katkıları da enikonu tartışılıyor…

Hiç yorum yok: