10 Mart 2008 Pazartesi

KÜÇÜK PRENS VE ABD ASKERLERİ…
ALİ BULUNMAZ

Irak ve Afganistan’daki 1 milyondan fazla ölüden, yüz binlerce kişinin kaybından sorumlu olanlar kim? Buradaki gizli işkence üslerinden, hapishanelerden ve CIA uçuşlarından? Kadınlara, genç kızlara uygulanan ruhsal ve fiziksel şiddetten? Tarihin yok edilmesinden?

“Terörle küresel savaş” diyerek yola çıkanlar ve onlarla ortaklık kuranlar, bunun bedelini nasıl ödeyecek? Bu, bilinmiyor. Daha doğrusu bunun yanıtı belli: Kimse bir bedel ödemeyecek, aksine yakıp yıkılan, yok edilen, işkence tezgahlarından geçen halklar “eski yöntemlerle” kandırılacak; “mutluluk” ve “refah” dağıtıcıları onlara küçük bir dünya yaratacak.

Kahraman Prens
Yıllardır yapılan bu: Ortadoğu’nun zenginliklerini sömürüp, buralara petro dolarlar karşılığında silah ve ürün satmak. Bir anlamda ipleri elinde tutmak…

Geçtiğimiz haftalarda dünya basınında iki haber yayımlandı. Bunlarda birincisi, İngiltere Prensi Herry’nin Afganistan’da “savaştığının” ortaya çıkışıydı. Bununla beraber bazı fotoğraflar da ekteydi. Prens Herry, hemen hemen kendi yaşıtı olan ve eşek üstündeki bir çocukla karşı karşıya. Prens’in elinde tam otomatik bir tüfek. Viraneler arasında dolaşıyor…

Afganistan’da adeta sanal alemdeki bir savaş oyununda gibi dolaşan Prens Herry’nin, bölgede bulunduğu anlaşılınca önce güvenli bir yere gönderildi, ardından İngiltere'ye getirildi. Kendisiyle yapılan bir söyleşide “dört gündür yıkanmadığını, elbiselerinin pis olduğunu; ancak hayatının en normal günlerini yaşadığını, gece hayatını özlemediğini, erlerle konuşmanın çok daha eğlenceli olduğunu” belirtti.

ABD askerleri…
Prens’in Afganistan macerası dünya basınında popüler kültür çekiciliği ile verilirken, Irak ve Afganistan’da görev yapmış ABD’li askerlerin yaşadıkları ve uyguladıkları da gündeme geldi.

Afganistan’da görev alan askerlerden Perry O’Brienbir kişinin akşam saatlerinde sokakta bulunması, onun öldürülmesi için en önemli gerekçeydi” diyor. Gece evlere baskınlar düzenlediklerini belirten O’Brien, “buna karşı çıkan arkadaşlarının diğerleri tarafından ruhsal veya fiziksel biçimde cezalandırıldığını” ifade ediyor.

Logan Laituri ise Irak’ta görev yapmış. Laituri, komutanlarının “masum bir sivili öldürdüğünüzde korkmayın; yanına bir silah bırakın ve çatışmaya girmişsiniz izlenimi yaratın’ dediğini” söylüyor.

Yine Irak’ta görev yapan Jason Washburn'a, üstleri “Iraklıların bir mahallede örgütlenip direnişe hazırlandıklarını; buralarda karargahlar kurdukları” bilgisini vermiş.

Washburn söz konusu yerleri önce top atışına tuttuklarını, ancak sonra mahalleye girdiklerinde sivillerin cesetleriyle karşılaştıklarını anlatıyor. Washburn sözlerini şöyle tamamlıyor: “Buraya gelmeden önce Amerikan askeri olarak onurlu bir iş yaptığını düşündüm, fakat öyle değilmiş…”

***

Washington Times aynı günlerde rakamlara dayanan bazı çarpıcı bilgiler verdi:

-ABD ordusu yanlışlıkla 16 bin 960 kişiyi öldürdü…
-Yanlışlıkla yıkılan ev sayısı ise 28 bin 266…

***

Bir yanda Prens Herry’nin bilgisayar oyunu tadındaki “savaş deneyimi”, öte yanda ABD’li askerlerin Irak ve Afganistan’daki insanlık dışı uygulamaları, diğer yanda ise masum siviller.

Kadınlar, çocuklar, genç kızlar ve delikanlılar…

Bu kirli oyununu uslanmaz ve söz dinlemez nobran aktörleri, pisliğe bulanmış çıkar ilişkileri adına daha kaç tasarıyı, gizli kasalarında bekletiyor acaba?...

Hiç yorum yok: