18 Şubat 2008 Pazartesi

ABD: BİR GÜVENLİK DEVLETİ
ALİ BULUNMAZ

11 Eylül saldırılarının yarattığı küresel paranoyanın merkezi durumundaki ABD, 2001’den itibaren bu olayı alabildiğine kullandı ve kullanmaya da devam ediyor. “Özgürlükler ülkesi” tanımlaması da, 11 Eylül’den beri ABD’ye pek uymuyor.

Bireysel hak ve özgürlükler etiketiyle dünyanın dört bir yanında hegemonya politikasına müttefik toplamaya çalışan ABD, beri taraftan kendi topraklarında “terörle mücadele” bağlamında, söz konusu özgürlükleri kısıtlamak adına her yolu deniyor.

Bunun en son örneği, Bush tarafından Amerikan Senatosu’na sunulan ve kabul edilen yasa tasarısı. Tasarıya göre, “terörle mücadele” kapsamında “şüpheli görülen” kişilerin telefon konuşmaları, mahkeme kararı olmaksızın dinlenebilecek.

Bush’un talimatı
Bush, saldırılar sonrası 2002’de, gizli servise mahkeme kararı olmadan telefon dinleme talimatı verdiğini, 2005’te yoğunlaşan iddialar ve New York Times gazetesinin 16 Aralık 2005 günkü haberi üzerine doğrulamıştı.

Bush’un, talimat için sunduğu gerekçeler ise “ulusal güvenlik”, “El Kaide’nin saldırılarını önceden haber almak” ve “söz konusu saldırıları engellemek”ti. Verdiği talimatın yasalara uygun olduğunu belirten Bush’un yanı sıra, bazı üst düzey yetkililer bu sayede “biri New York’ta diğeri de İngiltere’de olmak üzere, iki önemli hedefe yönelik terör saldırısıyla ilgili bilgi edindiklerini” söylemişti.

New York Times ise, yetkililerin tespit ettiği saldırı planlarına 2004’te ulaştığını, ancak Bush yönetiminin isteğiyle bilgileri kamuoyuyla paylaşmadığını açıklamıştı.

İstihbarat yöntemi
İşte 2005’te New York Times’ın ortaya attığı ve Bush tarafından da doğrulanan, mahkeme kararı olmaksızın telefon dinleme talimatı, ABD’de yasalaşma yolunda ilerliyor.

Amerikan Senatosu’na sunulan ve burada kabul edilen; “terörle mücadele” söz konusu ise, mahkeme kararı alınmadan telefonların dinlenmesine imkân tanıyan yasa tasarısı, gelecek günlerde Temsilciler Meclisi’nde de oylanacak.

Bush’un 2002’de Elektronik İstihbarat Kurumu’na verdiği talimatla, terörist olduğundan şüphelenilen kişilerin, telefon ve e-posta haberleşmeleri, mahkeme kararı beklenmeksizin izlenebiliyordu. 2005’te ortaya çıkmasıyla, bir hayli tartışma konusu olan talimatın ardından Bush, Ocak 2007’de söz konusu izlemenin özel bir mahkeme gözetiminde yapılmasını, Kongre’den de bununla ilgili yasa çıkarılmasını istemişti. Mahkeme tarafından verilen bu izin de, 15 Şubat’ta doldu.

Bunun üzerine Amerikan Senatosu’na, belirtilen yasa tasarısı getirildi. Yasa tasarısı Temsilciler Meclisi’nden de geçer ve resmiyet kazanırsa ABD, 11 Eylül’den beri uyguladığı baskı ve bireysel özgürlük kısıtlamalarına bir yenisini daha ekleyecek.

“Terörle mücadele” dendiğinde hiçbir sınırlama ve ihlalden kaçınmayan ABD, dünyanın çeşitli bölgelerinde “özgürlük” ve “demokrasi” açılımlı harekâtlarına devam eder ve bunlara yenilerini de eklemek isterken; kendisi tam bir güvenlik devleti olma aşamasına gelmiş durumda. 11 Eylül’den sonra yaratılan özgürlük-güvenlik ikileminin 21. yüzyılda insanlığı getirdiği noktayı, ABD’nin kendi topraklarında aldığı bu önlemler en çarpıcı biçimde özetler nitelikte.

Hiç yorum yok: