16 Haziran 2008 Pazartesi

ÖZLENMEYECEKSİN BUSH…
ALİ BULUNMAZ

Dünyada ABD üzerine konuşulan iki temel konu var. Bunlardan birincisi, başkanlık yarışını kimin kazanacağı: Hillary Clinton’ı geride bırakıp Demokrat Parti’nin adayı olan Obama mı, yoksa Cumhuriyetçi Parti adayı Mc Cain mi?

İkinci önemli konu, ABD’nin İran’ı vurup vurmayacağı. Günleri sayılı olan Bush “İran’la yaşanan nükleer gerilimin çözümü için diplomasiye ağırlık verdiklerini, diğer tüm seçeneklerin de masada olduğunu” ifade ediyor.

Bush bir anlamda giderayak, “barışçıl çözümün öncelikli hedef olduğunu” vurguluyor. Bu ne kadar inandırıcı?

***

Bush’un başkanlık dönemi savaş, işgal ve yıkımla anılıyor-anılacak.

Bu bağlamda barışın, Bush’un ağzından çıkan bir söz olmasının dışında, herhangi bir anlamı ve değeri yok. Ancak Bush, aklı başında her insanı tebessüm ettirecek biçimde “yanlış anlaşıldığını” söylüyor.

Bush “asla savaş heveslisi biri olmadığını” açıkladıktan sonra, ABD’nin görevini de hatırlatıyor:

- “Amerika iyilik ve özgürlük için bir güç.”

“İyilik” ve “özgürlüğün” dağıtıcı ve kollayıcısı (!) ABD’nin, Ortadoğu’da akan kanın hem doğrudan hem de dolaylı biçimde sorumlusu olduğu gerçeği unutturulmaya çalışılıyor.

Yine de Bush, ABD’nin “demokrasi” ve “özgürlük” dağıtma görevinin Irak’ta başarıya ulaştığını anlatmaktan da geri kalmıyor:

- “Irak savaşı bir hata değil, Saddam Hüseyin iktidarı yıkıldı. Dünya şimdi daha güvenli. Ben savaşı istemiyorum ancak Saddam Hüseyin’i düşürmek doğru bir karardı.”

***

Peki, Irak’taki 1 milyondan fazla ölü, milyona yaklaşan sayıdaki kayıp ve evsiz kalan, göç etmeye zorlanan on binlerce insan “güvenli dünyanın” neresinde konumlanıyor?

Terör örgütlerinin kamp kurduğu, mezhep boğazlaşmalarının hüküm sürdüğü ve insan haklarının hiçe sayıldığı Irak, bu “güvenli dünyanın” neresine eklemleniyor?

Bush’un, kimse tarafından anlaşılamamış “barışçı kişiliği”, bunların ardından tüm “ağırlığıyla” ortaya çıkıveriyor.

Ancak acı coğrafyası Ortadoğu’da, aynı sorular bir kez daha soruluyor: Neye yaradı? Kim kazançlı çıktı?

Bush’un “yanlış anlaşıldım” demesi, pişmanlığı çağrıştırmıyor. Bu olsa olsa timsah gözyaşlarıdır.

Her şey olup bittikten sonra ve yeni çatışma ile işgaller ısıtılırken, barıştan söz açan Bush’a dünya şöyle sesleniyor: Git artık Bush.

Ve hemen ardından, Bush’un yakın dostu Merkel’in Hıristiyan Demokrat partisinin kimi üyeleri şunu ekliyor: “Özlenmeyeceksin…”

Hiç yorum yok: