9 Haziran 2008 Pazartesi

ABD’NİN İŞKENCEHANELERİ
ALİ BULUNMAZ

Uluslararası Af Örgütü, 2007 yılı raporunu Mayıs ayı sonunda yayımladı. Raporun merkezinde, dünya genelinde insan hakları ihlallerinin devam ettiği yer alıyordu.

Örneğin Çin yönetimine Myanmar, Zimbabve ve Sudan’dakine benzer şekilde, ekonomik çıkarlar adına kendi vatandaşlarının haklarını çiğnediği yönünde güçlü eleştiriler yöneltildi.

Eleştiri oklarının hedefindeki bir diğer ülke ise ABD’ydi. Buna göre ABD’nin, dünya politikasında üstlendiği rol ve Pakistan’da, iktidarının devamı için baskıyı kullanan Pervez Müşerref’e vermesi kınandı.

Çin ve ABD’ye yöneltilen eleştirilerin yanında raporda, “teröre karşı savaş” gerekçesinin insan hakları ihlallerini hızlandırdığı vurgulandı. Bir başka deyişle “teröre karşı savaşın”, insan haklarını ve özgürlükleri çiğneyip kısıtlayan, yasa dışı takip ve çeşitli uygulamaların “gerekçesi” ya da yasal kılıfı haline getirildiği belirtildi.

Bir, iki, üç; daha fazla Guantanamo!
Söz konusu eleştirilerin yoğunlaştığı noktayı, Guantanamo’daki ABD üssünde yaşananlar oluşturuyor. Af Örgütü Genel Sekreteri Irene Kahn Guantanamo’da tutulan ‘terör şüphelilerine’ yargılanma hakkı tanınmadığını” ifade ederek, “bu üs kapatılmalıdır” diyor.

Ancak Guantanamo’nun popülerliği, zaman zaman diğer işkencehanelerin gözden kaçmasına da neden olabiliyor. Örneğin Irak’taki Ebu Gureyb ve Afganistan’daki Balgram hapishanesi, Guantanamo’dan sonraki en bilinen işkencehaneler.

Bunların yanında, daha az veya hiç bilinmeyen bir yer var ki, o da Diego Garcia.

Diego Garcia: “Adalet Kapısı”
Diego Garcia, Afrika ve Endonezya arasında yer alan küçük bir ada. ABD’nin gizli askeri üssü olan adaya, askeri personel ve bir de “sorgulanmak” üzere getirilen “terör şüphelileri” dışında kimse alınmıyor.

Adada, 1971’den bu yana ABD’nin etkinliği var. 1970’li yıllar boyunca ABD’liler, İngilizlerin de yardımıyla Diego Garcia ve çevresindeki Chargos takımadalarındaki yerlileri kargo gemileriyle sürgüne gönderdi.

Aynı tarihlerde, adanın “sade bir iletişim tesisi” olacağını belirten ABD yönetimi, Kongre’den onay alarak üssün inşasına başladı.

Diego Garcia o gün bugündür, ABD tarafından Hint Okyanusu’ndaki “stratejik ada” biçiminde niteleniyor. Bunun en önemli nedeni adanın İran körfezi, Güney Afrika ve Asya’ya yakınlığı.

ABD, bu stratejik üssü önemli harekatlarda kullandı. Örneğin 1973 Arap-İsrail Savaşı, Afganistan ve Irak işgalleri bunlardan bazıları.

Diego Garcia, şimdilerde bir başka adla daha anılıyor: “Adalet Kapısı” 2007’de, 2 bin kişilik hava kuvvetleri personelince kurulan tesise bu isim verilmiş. Ama fiili olan, buranın tıpkı Guantanamo, Ebu Gureyb ve Balgram gibi “terörle savaşta”, “olağan şüphelilerin sorgulandığı” bir işkencehane biçiminde kullanılması.

Üstelik buranın bir başka özelliği daha var: Diego Garcia, yüzer işkencehanelerin, bir diğer deyişle “şüphelilerin” taşınıp "sorgulandığı" gemilerin de ana limanlarının en önemlisi.

Uluslararası Af Örgütü’nün 2007 raporuna konu olan Guantanamo başlığı altına, artık Diego Garcia da rahatlıkla yazılabilir. ABD’nin hukuk tanımazlığı ve uluslararası sözleşmeleri çiğneyişinin bir başka simgesi de Diego Garcia.

Fakat buradaki hukuk tanımazlığın bir diğer boyutu, Diego Garcia’lılar ile Chargos’luların sürgün ettirilmeleri. Şimdi bu iki grup, ABD ve İngiltere aleyhine dünya çapında bir girişim başlattı. Hem üssün adadan kaldırılması hem de topraklarına geri dönebilmek için.
ABD ve ortaklarının çift boyutlu hukuk tanımazlığına karşı, herhangi bir sonuç elde edip edemeyecekleri ise merak konusu…

Hiç yorum yok: